Maalesef başarısızlıkla sonuçlanan tüm kendi kendine uyutma yöntemleri denemelerimden sonra anladım ki bizim velet kitap adamı değil. Kitaplarda bahsedilen türden bir uyutma yöntemi bizim evde işe yaramayacak o halde inat etmenin bir anlamı yok. Hem ne kadar daha emerek uyuyacaktı ki, diye kendi kendime sordum. Kızım sen şikayetçi misin bebeğini bu şekilde uyutmaktan? Bırak şu popilist yöntemle uyutuyorum ayaklarını da cevap ver. Aslında hiçte şikayetçi değildim; hem bebeğim güvenle uyuyordu hem ben ona bu kadar yakın olduğum için huzur buluyordum. Eee neydi o zaman yaşanan bunca dram? Ne miydi eller yapmış bizim neyimiz eksik ki yarışları. Ama kendime haksızlık etmekte istemiyorum benim uğraşım gece sık uyanmasının önüne geçebilmek içindi. Olmadı haddinden çok zorladım ama olmadı. Olmuyorsa oldurmaya çalışmanın alemi yok deyip hayatımızı akışına bıraktım bende. Çokta iyi etmişim. Şimdilerde daha bir güvenli bize karşı daha rahat bırakıyor kendini uykuya. Ama hala sık uyanmalarımız bitmiş değil. Hiç olmazsa o dönemde yattıktan 1 sonra uyanmak ve ard arda tüm gece nerdeyse saat başı kalkmak huyundan vazgeçti. Şimdilerde akşam 21:00-21:30 arasında yatar iki saat sonra 23:00 – 24:00 arası uyanıp yanıma gelir. Gece de 2 yada 3 kez mıkırdanmaları pış pışla geçiştirilir. Ama bu güzel tablo birde bunun pış pışla geçiştirilemeyenleri oluyor ki sağ omzum, boynumun sağ tarafı, sağ kolum ve sağ bileğim bir gün çürüyüp düşecek diye korkuyorum. Bu korkuyla atadan kalma ayakta sallama yöntemini de denedim, onu atladım sanmayın.
Ama bizim sırtı yere gelmez pehlivan kıyametleri kopardı da yatmadı ayağıma. Yüz üstü yatmaya alışkın olduğundan mıdır anlamadım uyutmanın dışında ayağımda öylece sallamayı denediğimde bile çığlık çığlığa attı kendini yere.
İşte bu bitmek bilmeyen gece vardiyasından madem yöntemle başa çıkamadım; bende onu sakinleştirip rahatlatacak bir şeyler verip, derin uyumasını sağlayabilir miyim aramaları ile, önce en masum rahatlatıcılar çaylarla işe başladım. Rezene çayını zaten sabah içiyordu akşamları yatmadan 1 saat evvel önce rezene, etkili olmayınca milupanın gece çayını denedim. Rezeneyi keyifle içiyordu ama gece çayını nerdeyse hiç içmedi. E haksız da sayılmazdı Allah’ım nasıl bir tattır o öyle. Sonrasında eczaneden anason çayı alıp demledim ama nafile bana mısın demedi. Böylece uyutma yöntemlerinden sonra uyku yapıcı bitki çayları da tarih oldu evimizde.
Çaylardan sonra ki ilk ilaç desteğimiz Day And Night uyku şurubu oldu. Bu şurup bir nevi Milupanın gece çayının şişelenmiş eczanelerde satılır hali. Tamamen bitkisel içerikli olup bebek uyumadan 1 saat evvel vermek suretiyle içindeki papatya, portakal, melissa, lavanta gibi bitkilerle sakinleştirme sağlıyor. Gökalp’in deli enerjisine beklediğimiz etkiyi yapmamakla birlikte faydasız olduğunu da söyleyemicem. Denemek isteyen annelere gerek internetten gerekse eczaneden bilgi desteği alarak kullanmalarını tavsiye edebilirim. Çay yada sakinleştirici desteği tercih etmemin en önemli sebebi Gökalp’in uykusu seyreldiğinde büyükler gibi kendini uyutmaya çalışmak yerine uyanmayı tercih etmesi oldu. Aslında Gökalp’e değil tüm bebeklere has bir özellik bu. Bebeklerin sık uyanma nedenleri arasında bir de bu birşeyleri kaçırma, herşeyin içinde olma, gündüz öğrendiklerini sonsuz tekrar etme isteği gibi gibi uyanmaya sebep olacak ruh halini de sayabiliriz.
Belki çok üst üste kendi kendine uyuma stratejileri uyguladığım içindir tam olarak nedenini bilemiyorum. Bir ara iyice zıvanadan çıktı. Yatırdıktan yarım saat sonra kalkıyor,çılgın gibi ağlıyor, babasında değil durmak, yatağından almasına bile tahammül edemeden boynumda yatmak için feryat ediyordu.
Saatlerce uykuya dalmasını bekledikten sonra yatağına bırakmaya çalıştığımda o yorgunluk ve uyku haline rağmen yine uyanıyor ve tekrar çığlıklarla saatler alacak yeni bir uykuya dalma süreci başlıyordu. Artık bütün sinir sistemimin alt üst olduğu bu dönemde internette bazı annelerin alerjik durumlarda bilhassa kaşıntı için kullanılan Atarax adlı ilacı bebeklerine uyusun diye verdiklerini okudum. Tamda o dönemde ayak parmaklarında oluşan mantar için gittiğimiz deri hastalıkları dr. İlacı vermekte bir sorun olmayacağını, yaşından evvel verilirse erken olabileceğini, bunu bir alışkanlık haline getirmediğimiz sürece bir belki iki defaya mahsus bir müddet verebileceğimizi söyledi. Dr. aldığım zararsız bilgisinden sonra hemen yatmadan evvel 1 çay kaşığı vermeye başladık. İlaç aslında öylesine etkili ki internetten okuduğum kadarıyla yetişkinler bile daha fazla ölçekle uyumak için kullanıyordu. Bizim evdeki adamı ise sadece sersemleştirdi. Evet nerdeyse artık kendisine uyku ilacı veriyordum ona rağmen bayılmıyor sadece sersemleşiyordu. İlk etapta baygın bir şekilde yatıyor ama, sarhoş gibi yine aynı saatlerde kalkıp, kucağıma almamla tekrar uyuması bir oluyordu. Velhasıl çok etkili bir ilaç bizimki kadar inatçı değilse sizde daha etkili olacağına eminim .Ama lütfen siz yine kendi dr. Bir danışın öyle kullanın derim.
Bütün bu deneme süreci sona erip üzerinden bir müddet geçmesine rağmen, devam eden ve hiç bitmeyecekmiş gibi gelmeye başlayan uyuyamama durumumuza, başka nasıl çözüm üretebilirim aramalarım, internet üzerinden sürmeye devam etmekteydi. Ama şunu söyleyebilirim ki uykusuzluk sadece benim sorunum gibi görünüyor. Gökalp son derede enerjik bir şekilde güne başlayıp devam edebiliyor, buna karşılık çoğunlukla huysuz ve mutsuz bir hali oluyor. Bense kendimi çok yorgun ve haliyle tahammülsüz hissediyorum. Daha önce okuduğum uykusunu alamayan yada iyi uyuyamayan çocuklarda hiperaktiflik gözlendiği vurgusu benzer bir şekilde bizim evde de vuku bulmaktaydı. Nihayetinde bu seferde Avrupa ülkelerinde yüz yılı aşkın bir süredir uygulanan Türkiye de ise yeni yeni yaygınlaştırılmaya çalışılan Hemeopati Yöntemini denemeye karar verdim. Bu bizce henüz belirsiz bir tedavi şekli olduğu için herhangi sertifika sahibi dr değil de aynı zamanda çocuk dr olan birini tercih ettim. Homeopati, bedenin kendi iyileşme gücünü harekete geçiren bir şifa yöntemidir. Cerrahi müdahale gerektiren durumların dışındaki hastalıkların büyük çoğunluğunda homeopati kullanılabilir. Genellikle iyileştirir; iyileştiremediklerine ise kesinlikle zarar vermez! Şeklinde açıklanan bir tedavi şekli ve tedavi edici argümanları ilaç değil bitkiler ve mineraller. Dr.Hamilelik döneminden son güne kadar Gökalp’in tüm yaşam seyrini en ince ayrıntısına kadar bilgisayarındaki standart tablolara girip en uygun argümanı buldu ve uygun ilacı tek doz olarak vermesi ile tedavimiz sona erdi. Verdiği kendilerine has bitki özleri ve minarallerden oluşan ilaç küçücük bir kaya tuzuna benziyordu. Aslında dil altı şeklinde alınması gerekiyormuş ama çok küçük olduğu ve tutamayacağı için yarım bardak kadar suda eritip verdik.1 hafta içinde iyileşme olması gerekir demişti fakat ilk hafta sonuç alamadık tekrar gittiğimizde başka bir ilaç denedi. Sonuç olarak ilk 10 gün gece de sadece 1 defa kalkarak büyük bir mucize yaşadık. Bizde bu mucizeyi neye bağlayacağımızı bilemedik. Büyüklerimiz hep bir yaşına gelsin, bir yürüsün ,bir parka bahçeye çıkar diyorlardı. Bu uyku iyileşmesi de, hemeopati yöntemi denediğimiz diğer adımlarında gerçekleştiği sırada oldu.1 yaşına yeni girmişti,yeni yeni yürüyor haliyle epey yoruluyor ayrıca hergün en az 1 saat parka gidiyordu .Sonuç olarak bu güzel rüya sadece 10 gün kadar sürdü ondan sonra tekrar aynı uyanmalar başladı. Bende bir üçüncü kez gitmedim açıkçası. Ama yöntemden birbirinden farklı rahatsızlıkta gerçekten fayda sağlayan bir çok insan var. Ve açıkçası sürekli gidip gelmeniz istenmediği ve tek seferde fayda sağlanmaya çalışıldığı için bana son derece ethik bir tedavi şekli gibi geldi.
Sonuç olarak denemediğim şey kalmadı dersem abartmış olmam sanırım. Ve bunca deneyim ve edindiğim tecrübelerle bu uyku sorunu üzerine sıkıntı yaşayan annelere rahatlıkla tavsiye edebilirim ki.Sakin olun;zamana bırakın. Evet denediğim onca uyku yöntemleri, ilaç ve çaylara rağmen sakin olmaktan ve zamana bırakmaktan başka çözüm bulamadım. Yaptıklarımın hiç birinde bilinçsiz olmadığım için rahatım. Tek pişmanlıklarım Ferber ve Yatır Kaldır yöntemleri nedeniyle bebeğimi çok ağlatmış olmam. Diğer tüm denediklerimde hep araştırdım hep dr danıştım. Anladım ki her bebeğin daha doğuştan kendine has bir karakteri var. Denenen onlarca yöntem içinde sizinkisi bambaşka olabilir ama olmayabilir de. O nedenle benim yaptıklarımı yapmayın diyemem. Fakat oldurmaya çalışmayın 1 senelik mücadelenin sonunda ben artık benim bebeğimin bu şekilde bir çocuk olduğuna kanaat getirip aranmaktan vazgeçtim. Ve zamana bıraktım. Sanırım o da artık yavaş yavaş ya vakti geldiği için ya da benim onunla uğraşmaktan vazgeçtiğimi anladığı için daha sakin ve uyumlu.

Tracy Hogg kitabında benim gibi annelere bebeklerini uyutamadıkları için ‘hatalı ebeveynlik’ teşhisi koymuş. Ne kadar ağır bir itham. Oğlumun ağlamasına kıyamadığım için onu yatağından almam, koynumda teselli etmem nasıl hata olabilir. O daha kuzu ya annesini istiyor çaresizce ağlarken niçin kendimden mahrum edeyim ki. Tamam Tracy tamam hatalıyım ben canım. Sen bebeleri yatıra kaldıra, denemeye devam diye diye, hem anaları hem bebeleri saatlerce ağlatmaya devam et. Annelik sevgi aşk fedakarlık hoşgörü tahammül ama en fazla da sabır işi. Hepinize sabrınızın zorlanmayacağı mışıl mışıl uyuyacağınız geceler diliyorum. Bundan sonra uykuya dair yeni bir başlık açmayıp gidişatımızı aylık gelişim notları içinde bildiricem.