Taşınmak sadece evi değiştirmek değil yaşadığımız çevreyi de değiştirmek olduğu için Gökalp neredeyse gözünü açtığı andan itibaren içinde bulunduğu Düşler Şatosu'ndan da ayrılmak durumunda kaldı. Taşındığımız mevkiye servisleri olmadığı için standardımızı düşürmeden gideceğimiz başka okulların arayışına girdik. Bu süreçte karşımıza çıkan okullardan biri de Denizatı oldu. Aslında anaokulu-ilk-orta okul ve lise olarak hizmet verirken aynı aileden daha küçük yaşlardaki çocukların farklı okullara gitmemesi için 3,5- 4 yaş çocuklarına da hizmet vermeye başlamışlar.
Birebir görüşme yerine okul hakkında bilgi almak isteyen ailelere bir toplantı düzenliyorlar. Biz 02.11.13 tarihli toplantıya katılan ebeveynler arasındaydık. Bu toplantılara çocuklarınızla birlikte gitmeniz isteniyor. Çocuklar ana sınıflara alınırken ebeveynler konferans salonunda okul hakkında verilen bilgileri ediniyor. Gökalp'in bizden ayrılmak istememesi başta sıkıntı olsa da kısa sürede ortama adapte oldu. Gözlemlerimin ilki herkesin tek tip kıyafet giymiş olmasıydı. Kadın eğitimciler hostes misali lacivert etek ve ceketler, erkek eğitimcilerde aynı tip giyimin pantolon ve kravat versiyonlusuydu.
Gelelim okul hakkında edindiğim bilgilere ve kendi izlenimlerime:
-Okul 3 ODTÜ'lü idealist öğretmen tarafından kurulmuş kendi terimleriyle bir butik okul
.(Açıkçası ODTÜ oluşu ve toplantıda konuşan Murat beyin yaklaşımı beni etkiledi.)
-Önce anaokulu olarak hizmet vermeye başlamış sonrasında velilerden gelen istekle sırayla ilk-orta ve lise bölümlerini de açmışlar.
(Talebe cevap verebilmeleri de iyi bir izlenim oldu.)
-İki dilli eğitim veren tek ve en başarılı ilkokul oldukları konusunda ideaları var
.(İki dil oluşu ve başarı idealarından etkilendim)
-Öncelikli dil olarak Almanca tercih edilmiş fakat idea ettiklerine göre İngilizceyi çok daha çabuk ve kolay öğretiyorlarmış. Bu anlamda Almanca ağırlıklı bir okul olmalarına rağmen İngiliz Cambridge Üniversitesi Türkiye de en iyi İngilizce eğitim veren olarak Denizatı'nı seçmiş. (
Çok iyi bir referans sunmaları hoşuma gitti)
-Okul tamamen tek tip giyimi benimsemiş. Tüm öğrencilerin kitap-defter-kalem-silgi-boya-çanta-toka vs aynı giyinmesi sağlanıyor ve tüm bu gereçler ücretsiz olarak okul tarafından karşılanıyormuş
.(En çok hoşuma giden uygulama bu oldu diyebilirim. Zaten okula girdiğimde ilk dikkatimi çekende eğitimcilerin tek tip giyinmiş olmasıydı. Özel okulu tercih etmememin iki nedeninden biri ücretleri diğeri de öğrenciler arasındaki ekonomik uçurumların giyimlerine yansıması.)
-Okulda lise dışında kantin yok. Sabah kahvaltısı ve öğle yemeği var
.(Bu da en beğendiğim taraflarından biri oldu. Kantinden onaylamadığım şeyler yemesini istemiyorum)
-Okula dışardan bir şey getirmek kesinlikle yasak. Cep telefonu getirmesi gereken öğrenci telefonu öğretmenine teslim ediyor
.(Çocuklar arasında ayrımı engellediği için bu uygulamada hoşuma gitti)
-Okulda satranç-drama ve müzik zorunlu ders olarak veriliyor. Her öğrenci kabiliyeti doğrultusunda bir enstrüman çalıyor. Yıl sonunda 350 kişilik bir orkestra ile gösteri yapıyorlar. Enstrüman konusunda öyle iddealılar ki konserden sadece 2 gün önce bir araya gelip prova yaptırılıyormuş
.(Bu da tarafımca çok beğenilen bir konu oldu. Nihayetinde enerjisini müziğe harcaması başka alışkanlıklardan alıkoyar diye düşünüyorum)
-Çantasız eğitim sistemini benimsemişler. Yani eve ödev götürmek yok. Hafta sonları o hafta neler yapıldığına dair hem ailenin görmesi hem de çocuğun üzerinden geçmesi açısından bir çalışma hazırlamışlar.
(Yuppi diyeceğim kadar beğendim bu sistemi .Ödevi evde ailenin yaptığının ya da yaptırdığının farkındalar.)
-İlkokul da ilk üç sene sınav yok. Çocuklarda soyut zeka ancak 4. sınıf düzeyinde oluşmaya başlarmış. O nedenle çocukları sınavla yormayacaklarını belirttiler. Ayrıca çocuğun yazının iyi olması kanaat notu almasını engellediği gibi not kırılmasına da sebep olmuyormuş
.(Çocuk düşünülerek program belirlemeleri hoşuma gitti ama mevcut sistemde eğitim gören çocuklardan geri kalırlar mı o konuda netleşemedim)
-Eğitim prensipleri grup-topluluk-sınıf bilinci üzerine. Yani bireysel başarıdan daha ziyade sınıf başarısını baz alıyorlar. Kişilerin başarılarını hırs ya da kaygı yaptırmamayı hedefliyorlar
.(Bu çok ideolojik bir yaklaşım gibi geldi bana. Gerçek dünyada ciddi bir yarış var. Bu mantalite çocuğu yarıştan koparır mı diye düşünüyorum.)
-4 sınıf ile başlayan sınavlarda başarı oranı çok yüksek olmakla birlikte ortalamanın altında kalan çocuklara özel ders mahiyetinde zayıf olduğu konuda destek verildiğini diğer sınavda o ders notunun yükseldiğini dolayısıyla geri kalma gibi bir durumun yaşanmadığını belirttiler
.(Bu da başarının artması açısından oldukça beğendiğim yanlarından oldu.)
-Ailelerle görüşen bir danışman öğretmen olduğunu ve düzenli olarak karşılıklı bilgi alışverişlerinde bulunduklarını belirtti
.(Çocuğun takibi açısından bire bir ilgilenildiğini bilmek oldukça rahatlatıcı.)
-Cumartesi günleri aynı okul içerisinde pek çok spor kursları var. Sadece yüzme için dışardan anlaşmalı oldukları okullara götürüyorlar
.( Bizde toplantıya Cumartesi günü gittiğimiz için basketbol-Jimnastik-voleybol vs kurslarındaki mutlu çocukları gördük. Çok hoşuma gitti.)
-Lise ve ortaokul öğrencilerini İngilizce ve Almancalarını pekiştirmek için seçtiği dil doğrultusunda kış aylarında 3 haftalık dil okullarına gönderiyorlarmış
.(Harika bu uygulamada beni kalbimden vurdu.)
-SBS sınavları yüzünden dershaneye giden çocukların fark yaratacağı düşüncesiyle kendi bünyelerinde bu sınava girecek olan çocuklara dershane niteliğinde ekstra eğitim programları hazırladıklarını belirttiler. Amaç çocuklar arasında dershaneye gidemeyenlerin geri kalınışının engellenmesi olarak açıklandı
.(Varsa açıklarını kendilerinin telafi etmesi de iyi bir uygulama olarak hoşuma gitti.)
-Aynı kampüs içinde bir kaç binadan oluşan bir okul bu. İlk 3 sene bir binada sonra diğer bina da sonra bir başka bina da şeklinde eğitime devam ediyorlar. Sınıflar en fazla 24 çocuktan oluşuyor.Teneffüs saatleri çocuklar farklı sınıflarla karşılaşmayacak şekilde ayarlanmış. Yemekhanedeki yemek saatleri de öyle. Çocuklar sıraya girmeden direk masalara önceden konmuş yemeklerini öğretmenleri gözetiminde yiyorlarmış
.(Bu düşünceleri de hoşuma gitti.)
-Okul hedefleri iyi insan yetiştirmek olarak açıkladılar. Atatürk ilkelerini benimsemiş ahlaklı iyi mutlu çocuklar yetiştirmeyi hedefliyorlar. Akademik başarı zaten kendiliğinden geliyor diyorlar
.(Vurguyu başarıya değil de iyi insan olmaya yapmaları her ne kadar vicdanen ve ahlaken hoşuma gitse de kariyer edinimi açısından acaba dedirtti)
-Yukarıda saydığım tüm uygulamalar ve aktiviteler okulun ücretine dahil. Okul gereçlerinden giysisine-kurslar-yurt dışı gönderimleri uçak bileti kalacak yer her şey okul tarafından karşılanıyor. Okul ücreti dışında ödenen 2 şey servis parası ve 3. kez istenirse kıyafet parasıymış
.(Aslında böyle bakınca ödenen ücret çokta ürkütücü gelmiyor.)
-Gelelim ücretine 2013- 2014 yılı anaokulu fiyatı yıllık 19,5 bin TL. İlkokul 22 bin TL. Ödemeleri 12 taksite kadar bölebiliyorlar. Okulda öğrenci başarısı baz alınmadığı ve çocuklar arasında fark gözetilmediği için burs yok dendi. Fakat durumu bozulan ailelere (işten çıkma vs ) yardımcı olunduğu da söylendi.
İnternetten biraz araştırma yaptım. Okulu öven yorumlar kadar yerenlerde var. Gördüklerim ve anlatılanlarla ilişkilendirebileceğim en önemli eleştiriler:
-Okulun ticarethaneye dönüştürüldüğü yönünde. Oysa konuşmacı Murat bey özellikle ticari kaygıları olmadığını vurgulamıştı. Bu eleştiriyi yapanlar ilkokula bir kaç sınıfla başlarken şimdilerde 8 sınıf açtıklarını vurguluyorlar.
-Diğer eleştiri teneffüs saatlerinin sınıf sayısı arttığı ve farklı sınıfların karşılaşmaması için farklı zamanlarda oluşundan dolayı kısa olması ve çocukların enerjilerini atamamaları yönünde.