-Daha
bebeklikten başlayarak alınan beden beden,renk renk,çeşit çeşit
kıyafetimiz yoktu.Hem öyle bir alım gücü,hem öyle bir kültür hem de bu
kadar mağaza yoktu.
-Odamız hele oda takımımız,odamızın boyasının tinerli mi su bazlı mı olduğu gibi düşündürücü sorular yoktu.
-Marka marka bezimiz,pişik kremimiz, diş jelimiz kendi tırnak makasımız bile yoktu.
-Çamaşırlarımız için değil ayrı deterjan-yumuşatıcı,ayrı yıkanması gibi bir durum bile yoktu.Çünkü çamaşır makinası yoktu.
-Bizim
için yapılan pirinç unu hariç ayrı pişen bir yemek yoktu.Annelerimizin
hergün yumurta yedirmek süt içirmek meyve tükettirmek gibi sıkıntıları
yoktu.
-Yanımızda
fosur fosur sigara içilirdi; sağlığımızdan endişe eden yoktu. Aşı
yaptırmak dışında her ay düzenli gidilen aylık doktor kontrolüde yoktu.
-Başı
ezilmiş bir plastik bebek ya da gazeteden alınmış karton giydiren
bebekler gibi basit oyuncaklar dışında şimdiki gibi oyuncaklarımız
yoktu. Zaten oyuncak mağazası yoktu.
-Bütün
kışı dışarda geçirirdik,grip olup burnumuzu kolumuza silerdik. Aynı
bardaktan su içerdik. Şimdiki gibi virüs korkusu yoktu.
-Kafamızı
vura vura, düşmekten dizlerimizi parçalayarak büyüdük annelerimizin
acaba hangi krem sürülür endişesi ne de tetanoz olur mu acaba şüphesi
yoktu.
-Televizyon zaten yoktu,ipad,laptop falan hayali bile yoktu.
-Sökülünce
çorabımız dikilir,yırtılınca dizimiz yamanır, uzayınca pantolonun
paçası açılırdı. Seneye de giyer düşüncesiyle hiç kendi bedenimizde
yeni kıyafetimiz yoktu.Ama hepimiz aynıydık.Bu durumları garipseyende
yoktu.
-Poz poz ne fotoğrafımız ne de video görüntümüz yoktu.
-Dışarı
çıkmak için oyun alanları,hafta sonu ne yapsak diye düşünen
ebeveynlerimiz yoktu. Öyle gidilecek dolaşılacak alışveriş merkezleri
falanda yoktu.
-Şimdiki gibi aktivite yapmak,çocuğun motor gelişimi el becerisi gibi kavramlar yoktu.
-Eğitim sistemi şimdikiyle kıyaslanınca o da yoktu.
-İşe
giden anne sayısı ev hanımı olan anneye göre çok daha azdı. O nedenle
kreşte anaokulu da pek yoktu. Zaten okula öğrensin gelişsin diye
göndermek gibi bir mantık yoktu.
-3-5 tane bugün bile çok sağlam olan özel okulların dışında özel okul yoktu.
-Ama
en önemlisi annelerimizin bize ayıracak vakti yoktu. Çünkü çamaşır
makinası,bulaşık makinası,elektirik süpürgesi,blender vs hiç birşey
yoktu.Herşeyi kendileri yapmak zorunda olduklarından ve diğer annelerde
kendileri gibi olduğundan çocuğa ayrılması gereken zaman, çocuğu sevmek
gerek kültürü yoktu.
Bütün
bu yokluklara rağmen ben "BEN" olabildim. O nedenledir ki çocuğumu
yetiştirirken yeni nesil çocuk büyütme yöntemlerini inceler, haberdar
olur ama takılmam. Evet şimdiki çocuklar hem imkanlar hem de edinilmiş
bilgi birikimleri dolayısıyla kendilerine yaklaşılması açısından çok
şanslı. Ama maalesef anneleri tarafından daha küçücükken gelişimleri
pekişsin diye kendi hallerine bırakılmak yerine çeşitli oyun adı
altındaki aktivitelerle bilgi boğulmasına mağruz bırakılıyor. Bunu bende
yapıyorum ama asla bir planlama ve disiplin doğrultusunda değil. Zaman
zaman ve keyif aldığını hissettiğim aktiviteleri oynatmayı tercih
ediyorum. Kısaca ben çocuğuma en çok sevgi veriyorum.Aktiviteden çok biz boğuşuyoruz.Öpüşüyoruz. Mıncıklaşıyoruz.Konuşuyoruz. Komik suratlar yapıyoruz.Yakalamacılık, saklambaç oynuyoruz. Görüyorum ki bana olan sevgisini aktivite yaparken değil en çok bu zamanlarda ifade ediyor. İstisnasız her oyunumuzda bana sarılıp öpme isteği duymuştur ve muhakkak beni çok sevdiğini söylemiştir. Benim için oğlumun mutlu olması bişeyleri öğrenmesinden çok daha önceliklidir. Hayatta zaten daha çok tecrübe ile öğrenilir. Önünde çook uzun bir öğrenim hayatı var. Şu minicik halleriyle oyuna en çok ihtiyacı olan zamanda öğretmek çabasıyla onu en sevdiği şeylerden ne oyundan ne de kendimden mahrum etmek istemiyorum ben.
Tebrik ederim sizi çok güzel ifade etmişsiniz birçok şeyi bende tam olarak böyle düşünüyorum.Bende oğlumu en doğal şekilde büyütmeyi daha mantıklı buluyorum. 19 aylık oğlum ve eline hiç tablet yada telefon vermiyorum bu yaşta birçok şeye erişebilirse ilerde doyumsuz bir birey olmasını istemiyorum
YanıtlayınSilçok beğendim yazınızı, hakikaten yazdığınız gibi geçti bizim çocukluğumuz,sadece bir noktaya değinmek isterim, o zamanlar sokaklarda gezerdik oynardık,ablalarımız abilerimiz vardı.şimdi hemen hemen herkeste tek çocuk var ve sokaklar eskisi kadar güvenilir değil..Çocuklar tek bırakılmıyor ve yalnızlar. annelerinden başka kimse yok neredeyse hayatlarında..
YanıtlayınSilçok güzel anlatmışsın yine ,diline ,yüreğine sağlık... İş dönüp ,dolaşıp ''sevgi '' de kilitleniyor .Bizim gibi bilinçli anne babaların yetiştirdiği kuşağın geleceği nasıl olacak bakalım.Ben en çok onu merak ediyorum :)
YanıtlayınSilKesinlikle aynı fikirdeyim! Ben de Bora'nın böyle bir çocukluk geçirmesi için uğraşıyorum. Temelimiz sevgi. Hep sevgi. En çok sevgi! Eğlenerek büyüsün, öğrensin ama boğulmasın. Büyüdüğünde çocukluğunun mutlu geçtiğini hatırlasın...Bu da bana en büyük hediye olur herhalde :)
YanıtlayınSilNe güzel yazmışsın, katılmamak imkansız .. Bizim nesil anneye off denmezle çocuğa üff denmez arasında kalmış birazcık şanssız bir kuşak .. Biz evimizde sevgi dolu, öz güvenli, üretken bir çocuk yetiştirmek için günümüzün tüm olumsuz koşullarına rağmen elimizden geleni yapıyoruz umarım çocuklarımızın güzel bir gelecekte yaşama şansları olur ...
YanıtlayınSil